1933 sonrasında Nazi Almanyası'nda kovulan Alman bilim adamları sayesinde genç Cumhuriyet'in üniversite reformunu gerçekleştirmesi mümkün oldu. Geçersiz pasaportların akarşın onlara kucak açıldı. Öte yandan tiyatro ve müzik alanında da kurumlaşma mümkün oldu. Almanya'daki felaket yeni Cumhuriyet'e tam da aradığı fırsatı sunmuştu. Wiedmann'ın deyişi ile "İstanbul Üniversitesi kısa zamanda en büyük ve en iyi Alman Üniversitesi" haline geldi.