Yaşanılan bölgeye kültüre ve değerlere göre kendiliğin ve farklılığın anlamlandırıldığı bir süreçte sahiplenilen kimlikler dünyasında insanı onun kültürel ve inançsal değerlerini dikkate almaksızın uluslararası ilişkiler gerçeğini bu gerçekliğin çatışma ve işbirliği şeklindeki işleyiş biçimini anlayabilmek mümkün değildir. İnsanın ve ona ait kültür ve değerlerin yok sayıldığı ve siyasal süreçleri salt resmi kanallarla yürütülen faaliyet alanı olarak gören bir siyasal inceleme dış veya iç ayrımına gitmeksizin siyasete ilişkin herhangi bir gerçekliği açıklayabilmekten uzaktır. Dünyanın geri kalanına karşı kendi liberal kimliğine ilişkin değerlerini evrensellik temasıyla ileri sürerek küresel meşrulaştırıcı kimlik üstlenen aktörler tarafından medeni/barbar temasına dayalı ötekileştirmelere göre oluşturulan dış politika gündemlerinin yarattığı çatışma ve şiddet sadece onların dış çevrelerinde değil ülkesel alanlarında da sorunlara yol açmaktadır. Toplumların birbirlerinin değerlerini tehdit olarak algıladığı İslamofobi iç ve dış boyutlarıyla önemli bir siyasal sorun alanıdır. Dolayısıyla çeşitli toplumsal kimliklere ait değer kültür ve inanç farklılıklarının "serseri" "barbar" veya "terörist" şeklinde bir tehdit olarak dış politika gündemine alınması ötekinin meşru hedef haline getirildiği çatışmacı bir uluslararası politika gerçeğini doğurmaktadır. Bu çerçevede "biz" ve "ötekiler" ayrımını öncelikle kuramsal açıdan ele alan bu çalışma Siyaset Bilimi ile özelde Uluslararası İlişkiler Disiplini'ne özgün bir içerikle küresel meşrulaştırıcı kimlik kavramını ve kimlik perspektifinden yapılan bir siyaset tanımını kazandırmayı hedeflemiştir.
Dış politika karar ve uygulamalarının kimlikler çerçevesinde anlaşılabileceği yönünde bir ontolojik bakış açısına dayanan bu kitap kimliğin uluslararası ilişkilerde yaşanan çatışma ve işbirliği süreçlerini ve ülke toplumlarını nasıl etkilediğini kuramsal yönden ve örnek olay çalışmalarıyla açıklamak amacıyla kaleme alınmıştır. Bu açıdan sadece devlet kimliği değil; iç siyasal ve toplumsal ilişkiler de dikkate alınarak ulus kimliklerinin yanı sıra toplumsal kimliklerin siyasal süreçlerde oynadığı roller farklı kıta ve bölgelerde yer alan geniş bir coğrafya üzerinden açıklanmıştır. Buna göre tarihsel yönleriyle Türkiye istisnacılık açısından ABD Yahudi kimliği ile İsrail Suudi Arabistan ve İran arasındaki rekabet alanı olarak Lübnan enerji boyutu da dâhil olmak üzere Rusya ve diğer Sovyet ardılı 15 devlet aktörü; kimlik ve dış politika ilişkisi açısından incelenmiştir. Ayrıca Brexit sonrası AB'nin bugünü ve geleceği ile sömürgeciliğin günümüz ASEAN bölgesindeki işbirliği ve çatışma süreçlerine olan etkileri de siz değerli okuyuculara kimlik perspektifinden sunulmuştur.