Gözleri ne pahasına olursa olsun yağmura tutulmuş bir kadın tanıyorum. Bedenindeki yorgunluğa rağmen hâlâ umudunu yitirmeyen yüzü bir bahar bahçesine denk içi onlarca kez intihardan sıyrılmış ama hâlâ müstesna bir bakışla kendini yalnızlığa mahkûm etmiş bir kadın!
Başını çaresizce içine çekip öylece dalıp gitmişti en ırağa. İçi geceden farksız simsiyah gözlerine denk gelebilseydim bir kere belki... Belki o zaman bütünleşirdim onun yüreğiyle. Sanki bana ait olan bir şehrin en güzel hasretiydi. Ama kafasını dizlerinin üzerinden kaldıracağı tek bir mecali kalmamıştı.
İşte ben o kadını nefes alırken benden kopacakmış gibi geri vermekten her defasında büktüğüm yüreğimde bir sır gibi hep sakladım.