Hayatı karartılan her insana bir sayı verdiler. Sayılar büyüdü çoğaldı; sanki ölen insanlar değil sayılardı.
Oysa ben Alevi bir adam tanıdım Sünni bir kadının kalbinde. Kadın 1980 Darbesi sonrası bir hapishanede. Adam kaçak çok uzaklarda...
Aşkın tüm savaşlardan ve siyasi kavgalardan üstün olduğunu düşünen genç bir "şair" tanıdım bir tren garında. Doğu Ekspresi ile ülkenin en uzak yerine kaçan genç bir adam tanıdım karla kaplı bozkırda donmakta olan.
Yaşlı bir adam tanıdım. Kars Çayı'nın kenarında Malakanlar'dan kalma unutulmuş bir su değirmeninde. Arılarına gözü gibi bakan arılarının Sosyalist olduğunu düşünen bir adam tanıdım bir kere bulduğunu sonsuz kez kaybedecek kadar bahtsız olan...
Kudretli bir adam tanıdım altın işlemeli bir saatin içinde; tik tak tik tak diye var olan ve aynı tiktaklarla yok olan...
Bu roman ülkeleri kadar yalnız ve ülkeleri kadar karmaşık insanların yürek yakan öyküsüdür.