Bu roman gerçekler üzerinde hayaller kurularak yazıldı en çok da insanların insanca yönü üzerinde durularak Lale Devri'nin hükümdarı Sultan III. Ahmed ile bu devrin ruhunun nakkaşı Levni'nin tarihin akışı içerisinde sivrilen kişiliklerinin de bir tahlili aynı zamanda.
Bu romandaki insanı anlatan bazı öyküler kendi sınırları içinde kalmış bazıları ise tarihin akışını değiştirmiş.
Romanın temel kahramanları ve ölüm tarihleri gerçektir ancak olayların birbirine bağlanışı kurgulanmıştır. Buna gerçekleri hayallerle genişleten ve zenginleştiren bir canlandırma da denebilir. Okuyucunun zihninde "Acaba?" sorusu daima cevapsız kalacak ve hayaller de hiç bitmemek üzere sürecektir.
Lale Devri tıpkı bir masal gibidir ama alışıldığı gibi mutlu sonla bitmeyen bir masal. Zaten romanda da uzunca bir masal anlatılır her masal gibi biraz gerçek payı biraz kıssadan hisse bolca hayal olan...
Lale bahçelerinde kalan gölgenin biçimi ise okuyucunun hayaline bırakılır.