"Hayat ne kadar zamanımız kaldığını bilmeden yaşamaktı aslında.
Pes ettiğimizde...
Bitti sandığımızda...
Geriye dönmemek üzere gittiğimizde...
Defalarca yeniden doğuyorduk. "
Yasemin'in hayatı da tüm ihtişamıyla nam salan ve günlerini zindan eden Süreyya yüzünden uçurumun kenarında geçiyordu. Aslında dipsiz derinliğe düşmeye aylar önce o uğursuz telefon açılmadığı gün başlamıştı.
Küllerinden doğmaya çalışırken Alp'in de yardımıyla yeni bir eve taşınmış yeni bir işe adım atmıştı. Ancak; yaklaşmakta olan fırtınadan habersizdi. Kaybettiği her şey iki sene sonra aniden karşısına çıktığında ardında bıraktığı izlerin gölge gibi peşinde olduğunu görecekti.
Peki ne yapacaktı?
Geçmişi ve geleceği arasında kaldığında kışın egemenliğini mi yazın özgürlüğünü mü seçecekti?
Ya da...
Tüm seçenekler yerle bir mi olacaktı?