"Turhan... Turhan... Kardeşim ses ver!"
Kardeşinden bir haber yoktu. Panik içinde bu kez tüm gücüyle bağırdı:
"Turhan! Turhan!.. Kardeşim ses ver!.. İyi misin?.."
Ses yoktu... Hemen alelacele telaşla kendisi de kuyuya indi kardeşini çıkarmak maksadıyla. Biliyordu kuyuda metan gazı birikebilir ve biriken metan gazı kardeşini etkilemiş olabilirdi daha önce de buna benzer durumlar yaşamışlardı.
Turgut aşağıya indiğinde yarı baygın Turhan'ı gördü. Kuyuyu çok keskin bir çürük yumurta kokusu sarmıştı.
"Çok pis kokuyor gaz yoğunluğu haddinden fazla hemen çıkmalıyım" diye düşünürken bir yandan da kardeşinin sol elini alıp nabzına baktı atıyordu.
"Bayılmış çok şükür tam zamanında yetiştim" diye düşündü. Kardeşini özenle usulca omzuna aldı ve yukarı çıkmaya başladı.
Gaz o kadar yoğundu ki Turgut bile zar zor nefes alıyor ve oksijensizliğe daha fazla dayanamıyordu. Gözleri kararmaya başlamış hareketleri iyiden iyiye yavaşlamıştı. Kardeşi omzunda oracığa yıkılıp kaldı. Gözlerini ağır ağır bir daha açılmamacasına yumarken yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı. Metan gazının neden olduğu oksijen eksikliğine daha fazla direnememişti Turgut ve iki kardeş oracıkta kalakalmışlardı.