"Korkuyla ilk o zaman tanışmış titreyen dizlerinde çırpınan yüreğinde. Ne annesine diyebilmiş ne dadısına. "Olsun!" demiş kendine "ben de hiç inmem aşağı." İndirmişler... Henüz lise çağlarında en yakın arkadaşlarını bir bir indirmişler yere. Kiminin etlerini koparmışlar lime lime kiminin ıslak bedeninden geçirmişler cereyanı. Yanıp sönen lambalar açılıp kapanan kapılar kesilen nefesler duran kalpler resmi araçlar kuyular dolup taşan lağımlar bekleyen anneler soğuk zincirler izmarit denizinde boğulan babalar siren sesleri siren sesleri yağlı ipler kablolar ayak sesleri rutubetli karanlıklar ardında kırmızı izler bırakarak sürüklenen gencecik bedenler sabah ilk iş üzeri kapatılan duvara yazılı harfler yüreğinin ritmi kulaklarında sırasını beklemeler kan kokusu sidik kokusu hepsine karışmış irin kokusu..."
ÖLÜM BİZE BİR GÜN