Ruhlarımız o kamp ateşinin içinde cayır cayır yanmaya mahkûmdu. Bizi çocukken ayıran hayatın yarattığı kamp ateşine el ele düşmüştük biz. Küçükken. Daha çok küçükken yanmaya başladık. Hayat bizi ayırdığında daha çocuktuk. Yılların ardından birleştiğimiz yer mahkûm olduğumuz başka bir yerdi. İki hapishane birleşti ve yanmaya mahkûm olduğumuz kamp ateşini körükledi.. Ummadığımız yerde ummadığımız bir zaman hayat yüzümüze güldü. İpler elimizdeydi. O iplere ya benzin döküp kendimizi yakacaktık. Ya da hayatlarımızı bağlayıp kuklaların ipleriyle oynayacaktık. Seçim bizimdi. Yapacaklarımız ateşi körükleyip dünyayı kasıp kavurabilirdi. Riske hazırdık. Vazgeçmek acizlikti ve aciz olmayacaktık...