"İlk 'Canım' demek istediğinde ar etmiş dedem 'Hanım' dese 'malım' demiş gibi olur diye korkmuş 'Vesile' dese çok resmî soğuk. Ama kendinden tarafa bakmasını istiyormuş onu görmesini onun içini yüreğini sevdasını fark etmesini istiyormuş; anlatacak dökülecek gerekirse ağlayacakmış. 'Baksana' dese olmaz 'Bak hele...' demiş devamını getirebilecekmiş gibi. Bakele dönüp bakmış. Dedem bütün söyleyeceklerini unutmuş öylece kalmış."
En safından aşk hani hasretle imtihan edilen... Aşka dosta sırdaşa muhabbete hasret hasretin çileleri... Gönül yaraları mutsuzluklar ve mutsuzluğu sıkıp sıkıp mutluluğunu oradan çıkartanlar... Iyi niyetli beceriksizlikler becerikli kötü niyetler... Ayıbı bilenler bilmeyenler... Hayırsızlar uğursuzlar...
Sezgin Kaymaz bu kitaptaki kısa hikâyelerinde yine o hasretin o muhabbetin peşinden gidiyor: Darlığın yokluğun kıtlığın içinden en beklenmeyecek yerde insaniyet cevheri buluyor tozunu silkip uzatıyor bize.