Pahalı arabalar lüks evler yüksek mevkiler duygusuz ilişkiler hırs dolu yakınlıklar... Başka bir seçeneğimiz olsaydı ömrümüzü bunları kazanmak uğruna geçirir miydik? Yaşamdan kıyımlar ve adaletsizliklerle çevrili bir kötülük dışında şeyler de istemez miydik?
Dışarıdakiler okurlara bir "ütopya" vadediyor: Ağaç keserken rızalık alınan yalanın ve talanın henüz uğramadığı doğanın para için tahrip edilmediği kadınlara ve çocuklara güvenli bir yaşam olanağı sunan; velhasıl "Dışarı"nın kötülüklerinden azade bir sığınak.
Bir maden şirketinde sorumlu olarak çalışan Demir Adını Bilmediği Kız sayesinde bu sorunun peşine düşüyor; kendiyle ve ailesiyle yüzleşiyor. Hiç tanımadığı bir dünyanın ve dilin ortasında "kendi sesini" duymaya çalışıyor.
Oyunculuğu ve senaristliği ile tanınan Alper Kul bu sefer sevenlerinin karşısına yazar kimliğiyle çıkıyor. Okurlarını çocukluk düşüne en temiz ve korunaklı sığınağına davet ediyor.
"Adamın tek bildiği iletişim yolu konuşmaktı. Ama bir insan sadece konuşarak karşısındakiyle nasıl anlaşabilirdi ki? Duygularını nasıl aktaracaktı? Konuşmak iletişim yolları arasında en zayıf olanıydı. Neticede konuşmak ağızdan çıkan sesleri birbirine bağlayarak her duyguya karşılık gelen bir kod üretmekti. Birisi tecrübe ettiği çok etkili bir duyguyu misal A-Ş-K sesleri çıkartarak ifade ettiğinde kodu işiten karşısındaki de kendi yaşanmışlıklarından bu kodun karşılığı bulup bir duygudaşlık yaşamaya çalışıyordu. Kişinin karşısındakini anlama kabiliyeti kendi yaşanmışlıkları kadardı. Yani kimse konuşarak tam anlamıyla duygularını karşısındakine aktaramazdı. Anlatımın vücut diliyle desteklenmesi şarttı."