Adalar Denizinde birbirine benzeyen iki güzel şehir vardır; biri Selanik diğeri İzmir... Öyle güzeldirler ki ikisine de her giden onları yeniden görmek ister. Belki de bu kadar güzel olmalarından dolayı yaşadıkları kederler acılar sıkıntılar da birbirinin benzeri olmuştur. Buralarda yaşayanlar da şehrin güzelliği kadar da bu acıları yaşarlar. İşte "Çalın Davulları"ında tarihi olaylar eşliğinde roman kurgusu içerisinde her iki şehirde de sevinci hüznü sıkıntıyı yaşayanlar anlatılmaktadır.
Selanik'te kendi halinde yaşayan bir Türk ailesinin bu güzel şehrin Yunan askerleri tarafından işgal edilmesiyle başlayan dramını kaybettiklerini geride bırakmak zorunda kaldıklarını ve çekilen acıların yüreklerinde bıraktığı hüznü görecekseniz. İzmir'e gelip hayata yeniden tutunmaya çalışırken aynı zaman diliminde İzmir'deki sosyal hayatın nasıl olduğunu gayrimüslim tebaadan Rumların Megalo İdeaları için nasıl hazırlandıklarını yerli işbirlikçiler ile vatanseverlerin mücadelesine de şahit olacaksınız.
Bu romanda yalnızca Terzi Tahir'i Halit'i Halide'yi Mustafa'yı Zeynep'i ve onların kaybettiklerini okumayacaksınız! Göç yollarında hangi dağın başı olduğu bilinmeyen yerlerde yitirilip de mezarına bir taş bile dikilemeyenlerin olduğunu da fark edeceksiniz! İzmir Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kuranların Osman Nevres'in ve nice adı sanı unutulmuş vatanseverin yanında Metropolit Hrisostomos ile onunla birlik olanların ve olmayanların Damat Ferit'in yolundan gidenlerin Yunanlıların Amerikalıların ve İngilizlerin de neler yaptıklarını okuduğunuzda ise aslında bu toprakların neden bu kadar kıymetli olduğunu anlayabileceksiniz.
Takvimler 15 Mayıs 1919 gününü gösterdiğinde İzmir'de yaşananları bilmeyip de ilk defa karşılaşacağı hadiseleri okuyup öğrenirken neler hissedeceği ve hangi duyguları yaşayacağı ise yalnızca kıymetli okuyuculara kalmış...