Gece karanlığı basınca ortalık sakinleşince İmam Ali Hasan ve Hüseyin (a.s.) Ammar Mikdad Akil Zübeyir Ebu Zer Selman Bureyde ve Haşimoğulları'ndan bir kısım yakınları cenaze namazını kıldılar ve geceleyin defnettiler. İmam Ali'de Fatıma'nın (a.s.) mezar yeri bilinmesin diye etrafta yedi mezar yaptı. Fatıma'yı defnettikten sonra kazı izlerini sildi ellerini silkeledi; üzüntüsü arttı gözyaşları indi ve yüzünü Resulullah'ın (s.a.a.) mezarına dönerek şöyle buyurdu:
"Benden sana selam olsun ey Resulullah (s.a.a.)! Sana hızlıca yetişen senin yakınında defnedilen kızına da selam olsun. Ey Allah'ın Resulü! Değerli kızını kaybetmemle sabrım azaldı tahammülüm kalmadı; ancak senin ayrılığının çetin acısı benim için bir sabır imtihanı. Kuşku yok ki ben seni mezarına yatırdım; ruhun göğüs ve boğazın arasından kucağımdayken çıktı şüphesiz ki Allah'tan geldik dönüşümüz de ona olacak. Senden aldığım emaneti sana iade ediyorum. Bende bıraktığın emaneti aldın artık benim hüznüm daimi gecelerim uykusuz. Yüce Allah beni senin diyarına alsın yanına gelen kızın sana ümmetin onu ezmek için nasıl bir araya geldiğini anlatsın.