Topu topu birkaç adamdılar.
Ölüm fermanlarını boyunlarındaki hamaylın içinde taşıyorlardı.
Oremarlı Settar taştan bir yüz ifadesiyle uzaklara bakıyor "Bu dağ güneşinin kral olmalı olmalı ya da ölmeli" diyordu.
Maronısli Sadık bilgece konuşuyordu: "Dostluk kayıp bir eşyadır satılmıyor. Düşmanlık ise arsız bir ottur bu dağlarda her yerde bitiyor."
Gewdanlı Qerdeş yol arkadaşı İsmail'e dönüyor "Sınırdan öte yoldur sınırdan öte kurtuluş.. Bizi oraya Ehmedê Kokel ulaştıracak" diyordu.
"hepsi çapraz asmışlardı türkülerine mavzerlerini." Uzun bir yolculuğa çıkmışlardı.
Yollarına ihanet bühtan sınırın öte yakasındaki savaş bu yakasındaki kıtlık kıran çıkıyordu.
Eşkıyaydılar.
Zaman eski zamandı.