Aklımda acıların olgunlaştırdığı bir düşünce kalbimde insanların vahşiliğinin
verdiği kırılganlık düşlerimde ay tozu yoldaydım. Heybemde defterim cebimde Arzu'nun mendili aklımdan hiç
çıkmıyordu. Oyalı mendili sıktım. Kızdım kendime bazen. Arzu öldükten sonra neden hemen çıkmamıştım bu
yolculuğa? Kendi soruma cevabımı veriyordum. Hayatla ve dünyayla hesaplamaya oturmuştum. Tam olgunluk
Vuslat'ın anlamını daha da yüceltecekti. Onu beklemiştim. İnsanlarla doğayla acılarla kin nefret ve sevgiyle de
hesaplaşmıştım. Sonsuz dönüşüme bilinçli bırakıyordum kendimi. Gitme vakti uygun olgunlukta olduğum zamana
denk gelmişti. Bu dünyaya ait tüm borçlarımı ödemiştim. Hiçbir borcum ve beni tutacak bir anlaşmam yoktu bu
dünyayla. Tüm dünyevi öğretilerle birlikte kendi genlerime aktarılan bilgi ve büyülere dönme vaktiydi bu yolculuk.
Adımlarım daha kararlıydı. İzliyordum bacaklarımın muntazam şekilde ileri doğru gitmesini.
Nefes alıp verişimi daha keskin duyabiliyordum. Dolunay'ın içindeki Vuslatlar Vadisi'ne inanıyordum. Onun ışığı yıldızları aydınlatırken büyüyen hayali ile düşler ülkesiVuslatlar Vadisi'ni de ışıl ışıl yapıyordu. İnanıyor inandıkça görebiliyordum.