"Yüzünde aşk güzelliği vardı ancak orada ben yoktum kendimi göremiyordum. Aşkın bakışında 'kendinden arınmışlık' ararım ben; oysa Giovanna'nın bakışında yalnızca kendisi vardı. Bunu nasıl anladım bilmem. Belki de anlamadım. Nasıl baktıysam öyle gördüğüm söylenebilir buna karşı çıkamam. Ancak sezginin hiçbir önemi yok mu? Ben o yüzde adını koyamadığım bir şey sezdim. Ya benden ya da onun ruhundan çıkıp aramıza duran yaklaşmamıza engel olan bir gölgeydi bu. İkimizden birinin aşkı tek yanlıydı... Belki de ruhumdaki iklimle bu gecenin duygu iklimi bağdaşmıyordu."
Başlangıçsız ve bitimsiz zamanın yedi farklı noktasında durup yedi farklı öykü kuruyor Gürsel Korat. Ve bu yedi değişik öykünün içinden geçip onları birbirine -belli belirsiz- bağlayan ipi bulmayı okura bırakıyor. Birbirinden bağımsız öyküleriyle düşünce edebiyatında daha önce rastlanmamış örnekler verirken insanı ve insanlık hallerini zamanı ve başkalaşımı aşkı ve ikilemini değişik bir bakışla kurcalıyor.