"Ey sorumsuz yazar! Kaleminden saçılan kan sadece seni değil tüm toplumu kirletir. Öyle yaz ki; sözcüklerin öldürmeye gidenlerin ayağına pranga kalbine merhamet olsun." "Emin olun bugün öleceğimi bilseydim bırakın bu satırları yazmayı yatağımdan kalkıp çalışma masama bile gitmezdim. İşte varlık ile hiçlik arasındaki bu çizginin belirsizliği insanoğlunun hayata iz bırakma çabasını sürekli diri tutuyor. Hâlbuki yazarak tanrılaşma çabamız ölüm karşısında ne kadar anlamsız hale geliyor. Ölüm ile hayatımız anlam kazanır diyenlere verecek tek cevabım var: Bir gün sonra öleceğinizi bilseydiniz şu anda yaptıklarınızın ne kadarını yapardınız?" Başkomiser Lokman ve Nedim bir yazar katili cinayetini araştırmakla görevlendirildiklerinde nasıl bir kaosun içine düştüklerinin farkında değillerdir. Ardı ardına öldürülen yazarlar bir türlü elde edilemeyen ipuçları durmaksızın devam eden koşuşturma içinde katil hep bir adım öndedir. Yazarların öldürülmesi ile başlayan gizem okuyucuyu önce Jack Londan Hemingway Zweig ve Tolstoy'un sırlı hayatlarına oradan da Ayasofya Sır Kitabı ve Kutsal Ahit Sandığı'na sürüklüyor. Bilhassa Ayasofya'nın sırlı tarihi hakkında yazılanlar okuyucuyu hayretler içinde bırakıyor. Refik AKTEN usta anlatımı ve kurgu gücü ile yine elinizden bırakamayacağınız bir eserle okurlarının karşısına çıkıyor. Tarih din ve edebiyat üçgenindeki roman boyunca devam eden gizem korku sırlar ve aşk okuyucuyu hemen sarıveriyor...