Yaşar Şâdî Bey'in Osmanlı'nın son devri ile Cumhuriyet'in ilk yıllarında yaşamış meşhur edipleri şâirleri sanatkârları din ve ilim adamları hattatları mühendisleri ve daha birçok ismi bir araya getirdiği bu mecmua bir kültürün içine doğmuş ve onu devam ettirmiş son neslin tutulmuş en geniş kaydı olsa gerektir.
Bu defter Mehmet Fuad Köprülü Abdülhak Hâmid Tarhan Bursalı Mehmed Tâhir Şerif Ali Haydar Kenan Rifâî Hattat Hulûsi Efendi ve daha birçok ismin el yazılarını ihtiva etmesiyle hem bir araya belki başka bir şekilde getirilmesi çok güç hatta neredeyse imkânsız bir koleksiyon oluşturuyor hem de geçmişimizin düşünce dünyasına ve ilişkilerine bir kapı aralıyor.
Her sayfası ayrı bir değeri hâiz olan Hutût-i Meşâhir ufukta batmakta olan güneşin verdiği huzur ile hüznü mezcetmiştir. Yakup Kadri'nin yazdığı birkaç satır bütün mecmuanın özeti sayılabilir: "Bana öyle geliyor ki bu defterin son sahifeleri biten bir devrin üzerine kapanıyor; bu devir bir zamanlar bütün husûsî kabiliyetleriyle inkişâf etmiş bir fikir ve sanat saltanatına şâhiddi. Muhterem efendim niçin bana bir seng-i mezâr üstüne yazı yazmak vazifesini tahmîl etdiniz?"