Mısır'da Eyyubi ordusundaki azatlı emirler tarafından kurulan Memlük Devleti Aynicâlût Savaşı'nda kazandığı zaferle Orta Çağ'ın belki de en kritik başarılarından birine imza atmıştır. Moğolların batıya ilerlemesini engelleyerek İslam coğrafyasını büyük bir yıkımdan kurtaran Memlükler Moğollara uzun zamandır tatmadıkları mağlubiyet duygusunu tattırarak psikolojik bir üstünlük elde etmişlerdir. Hatice Güler'in kaleme aldığı Memlükler (1250-1517) devletin yalnızca siyasî yapısına teşkilâtına ve müesseselerine yer vermekle kalmıyor aynı zamanda mimariden sanata ticaretten gündelik yaşama geniş bir yelpazede Memlüklerin Türk-İslam dünyasında bıraktıkları izleri de okuyucularla paylaşıyor. Memleketlerinden küçük yaşta kölem olarak getirilerek dili dini kültürü tamamen yabancı bir ülkede ve hiç tanımadıkları bir coğrafyada şahsî kabiliyetleri liyakatleri disiplin cesaret ve savaşçılık gibi vasıfları ile temayüz eden memlükler kısa zamanda o ülkenin önce hâkim askerî sınıfı sonra ise sultanı olmuşlardır. Diğer imparatorluklarda görülen hanedan ve veraset usulünden ziyade kendilerine has bir siyasî ve askerî yapı inşa eden Memlükler özellikle ilmiye sahasında Osmanlı İmparatorluğu'nu etkilemiş 1517'de Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedildikten sonra da bu etkisini genişleterek devam ettirmiştir. Memlükler askerî bir sınıf olarak varlıklarını Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın 1811'deki toplu katliamına kadar devam ettirmişler Mısır ve civarında yaşanan hadiselerde başat roller oynamış ve bölge politikalarının şekillenmesinde söz sahibi olmuşlardır. Memlükler (1250-1517) Osmanlılar ve Safevilerle beraber çağının en önemli üç devletinden biri olan Memlük Devleti'nin serencamını her yönüyle gözler önüne seriyor.