Kafdağı'nın Ardı Dursun Akçam'ın özyaşamöyküsel romanı. Yalın ve diri bir dille kaleme aldığı bu yapıtında yazar bellek kapısını açarak geçmişe çocukluğuna ve o günkü yaşambiçimine dönüyor.
İnsanlık dışı koşullarda küçük bir çocuğun okumak açlıktan kurtulmak soğuktan korunmak ailesine yardım etmek için atıldığı çetrefil serüven aynı zamanda Türkiye'nin ayıbı. Kafdağı'nı aşmak kadar mucizevî olan bu serüven küçük çocuğun iradesi kararlılığı ve direnciyle düşlerini süsleyen "Cılavuz Köy Enstitüsü" ile sonlanıyor...
"Son yapıtı Kafdağı'nın Ardı'yla hayat yolunun sonundan yeniden başına dönme gereği duyar sanki Dursun Akçam. Daha çok yazacağını söylemektedir çevresine tasarılarından söz etmektedir ama içerde bir yerde yaşam onun için öyle bir acı oynamaktadır ki kendine bir türlü itiraf etmek istemediği ama Kafdağı'nın Ardı'ndaki biçemiyle sezer gibi olduğu bu gerçek gün yüzüne çıkmakta gecikmeyecektir. Kafdağı'nın Ardı onun son ve yaşam felsefesini çocuksu bir gözle en yalın dille anlattığı başyapıtıdır diyebiliriz. Yolculuk sondan yeniden başa dönmüştür ama yaşam bir kez daha şans vermeyecektir ona. Yazın yaşamının en olgunluğa ermiş ânında çocukluğuna dönüp memleketini kendini birlikte yaşadığı insanları bir kez daha sorgulamış hayatla oyun olduğunu bilirce bir son el daha oynamak gereği duymuştur. Oyun gerçekten de bitmiştir. Çarıklı çocuk geldiği yere Kafdağı'nın ardına geri dönecektir."
Alper Akçam