Kur'an-ı Kerim Hz. Yusuf kıssasından bahsederken "Sana kıssaların en güzelini anlatacağız." der. Neden "Ahsenü'l Kasas" yani kıssaların en güzeli denmiştir? Hz. Yusuf kıssasında aile içi ilişkilerden kıskançlığa kuyunun dibindeki yalnızlıktan hükümranlığa kadar insan hayatında karşılaşılabilecek bütün ilişkilere ve olaylara yer verilmektedir. Bu kıssayı okurken aynaya baktığımızda hepimiz kendimizi görebiliriz. Aileyi toplumu kendimizi kısaca bireyin özü ve etrafı ile ilişkisini bir bütün olarak görme şansımız olur. Sureyi okurken kendimizi bir takım rollere bürünmüş etimizle kemiğimizle sahnede rolümüzü icra ediyormuş gibi hissederiz. Kimimiz Yakup olup Kenan'da kimimiz Yusuf olup kuyuda kimimiz Yakup'un diğer evlatları kimimiz çölde yol alan kervanda seyyah kimimiz Yusuf'u satın alan saray sakinler... Sonuçta sure bize bütün olayların bir anlamı olduğunu anlatıp şöyle demektedir: "Müminleri müjdele!" (Ahzap 47) sabredin ve pes etmeyin.
Yüce Allah "Allah emrinde galiptir anlamına gelen "غَالب" lafzını Kur'an'da sadece bu surede kullanmaktadır. Hz. Yusuf'un hayatına baktığımızda onun başına gelen her şeyin Allah'ın gücü ve kontrolü altında olduğunu görürüz. Kimileri "Hz. Yusuf kardeşlerinin hışmına uğradığında Allah görmüyor muydu? Kuyuya atıldığında ya da köle pazarında satıldığında Allah neredeydi? Neden iftiraya uğramasına ya da zindana atılmasına izin verdi?" diye aklından geçirilebilir. Allah ayette yine başka bir güzel ismiyle bu soruların cevabını vermektedir: "Şüphesiz Rabbim dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir." (Yusuf 100) Gerçek şu ki benim Rabbim olmasını istediği şeyi öyle güzel bir yollarla/ şekilde yerine getirilmesini sağlar ki buna akıl-sır ermez. Allah emrinde öyle galip gelir ki kuyuya atılan Hz. Yusuf'u çekip alır ve saraya yönetici yapar!