Hayat burada öyle zorlu geçiyordu ki var olan "Korona Virüs" belası insanların ölümle yaşam arasındaki çizgisini netleştiriyordu. Bu durumda aile özlemimiz ve özgürlük hasretimiz artmıştı. Buradaki yaşam koşulları virüse kaşı koyacak ya da yok edecek şartlarda değildi. Yeterli beslenememe üst üste insan kalabalığı şartlarımızı daha da zorlaştırıyordu.
Tüm tesellileri kendilerinden başkasını düşünmeyen güya halkın seçtiği meclisten gelecek bir yasa ile ailelerine kavuşmaktı. Her hafta bir sonraki haftanın beklentisi içerisinde bunalım ve kriz aşamasında yaşamlarına devam ediyorlardı. İnsanların bencilliği çıkarcılığı daha çok ön plana çıktığı gibi suç meyilli insanların kontrolsüzlüğü de artıyordu. Kin ve nefretin daha çok arttığı bir noktaya gelmiştik: Herkes birbirinden şüphelendiği gibi herkes birbirini takip etmeye başlamıştı. Sanki kulaklar daha çok açılmış gözler daha da büyümüştü.
Çember daralırken ülkemizdeki insan değerinin ne kadar az olduğu mahkumlara verilen değerin de ne kadar olduğunu öğrenmiş oluyorduk. Adeta orada unutulmuş ya da terk edilmiştik...