"Başıboşların haydutça yaşadığı sadıkların pervasızca nefes aldığı her zamanki gibi sessiz ve ıssız vakitlerdi. Kimsenin hiç kimseyi yaptığı şeylerden ötürü sorgulamaya yeltenmediği kimsenin hiçbir şeyden rahatsız olmaya tenezzül dahi etmediği oldukça enteresan senelerdi. Şayet o her kimse kapana kısıldığında kendisinin de onlar için sessiz kaldığı kimselerin en az kendisi kadar kimsesiz olduklarını daha iyi idrak edecekti. Zira bu kimsesiz kimseler adilane bir yaşam için icrai bir eyleme kalkıştıklarında her şey nasıl nihayete erebilirdi ki?"
Affan Nevmid babası Türk annesi İranlı bir avukattır. Yaşadığı toplum nedeniyle maruz kaldığı sorunlardan sıklıkla rahatsızlık duysa da herhangi bir yanlışa hataya veya kötülüğe karşı emek yahut çaba sarf ederek mücadele etmeyi aklından dahi geçirmez. Lakin alelade nefes aldığı sıradan bir günde onun için her şey artık tamamıyla değişecek; bir yandan aklıyla hareket etmeyi tercih ederken öte yandan vicdanını kontrol etmek için büyük bir çaba sarf edecektir.
Toplumsal sorunların bir suç olayı örgüsü etrafında felsefi psikolojik ve sosyolojik açıdan ustalıkla ele alındığı romanda kendimizi kahramanımızın yerine koyuyor "körler ülkesinde görenlerin hastalıklı sayılmasına" bizzat tanıklık ediyoruz.