M. Fatih Kutlubay'ın hikâyelerinde bugünle dün arasında ne kadar kapı varsa bir bir açılıyor. Zamanlararası bir yolculuğun anahtarı da kimi zaman İskender'in aynası kimi zaman rüyalar oluyor. Geçmiş zamanın şarkısı bir kez daha duyuluyor. Denizci Hernan Cortés Tenoçtitlan'ı bir kez daha yerle bir ediyor. Göğün sonsuz direkleri Mûrgzar ve Mâhizar'ın eteklerinde kahveler yapılıyor kumlar dökülüyor fallar bakılıyor. Tuz nehrine ve bal kuyusuna doğru çetin bir yolculuk başlıyor. M. Fatih Kutlubay hikâyesi büyük büyük dağların ardında kalmış halklar için bir destan yazıyor. Geçip giden günler ve Elbruz Dağı'nın ötesindeki yurtlar için. Geçmiş zaman; büyük Nart meclisinin yeniden toplanmasıyla ejderha Blago'nun unutulmayan lanetiyle kaç bin yıllık törelerin -acı da olsaişletilmesiyle yeniden kuruluyor. Karaçaylılar Almanlar ve Rusların arasında kalınca trenler dolu gidip boş gelince Giray da bir teselli bulmak için ninesinin anlattığı masalları hatırlıyor. Tıpkı Kutlubay'ın yaptığı gibi. Zaman şarkısını bu sefer -unutulmasın diye- dağların ardında kalmış hikâyeler için söylüyor.