Biz daha çiselemeden sağanak olmaya çalışan yalancı bir yağmurduk.
Yüzümüz kendi ellerimizin göçmeni. Gittiğimiz yerde kurmayı bilmediğimiz hiçbir çadır birleştirmez bizi. Önce uyumak lazım. Uyumak için de susmak."Biz böyle öğrendik" demek kolay da bunu söyleyen göğsümüzün genişliği yok. Papatya kokusunu unutacak kadar yalnızlaştık. Kısa yollar hep buzlu. Saçaklar... Bizi öldürecek kadar sivri ve ansızın düşecek kadar habersizler. Demek istediğim herkes kendi buzunu sarkıtıyor içinden. Soğuk. Nabzı sıcak atıp da kalbi buz olan kaç kişi var aramızda? Birbirimizi unutturmak için içimizdeki bütün çocukları öldürdüğümüzde diş ağrısından öteye gidemedi vicdanlarımız. El feneriyle bakılmayacak kadar kirlenmişti ağızlarımız. Sahi biz neden bu kadar kötü olduk?
Özgür YALNIZÇA; aşka yaşama dair özgün metaforlarıyla hayata farklı bir açıdan bakmamızı sağlarken samimi üslubu ile yarattığı karakterlerin ibretlik hikâyeleri sayesinde itiraf edemediğimiz duygulara tercüman olup bizlere sabrın cesaretin şükretmenin önemini hatırlatıyor.