Türk okurlarının ilk kez tanışacağı Avustralyalı Helen Garner (1942) edebiyatın roman kısa öykü senaryo deneme gibi çeşitli türlerinde ve edebiyat dışı alanda ürün vermiş verimli bir yazar. 2006'da Melbourne Edebiyat Ödülü'ne 2016'da Windham-Campbell Ödülü'ne 2017'de ise denemeleriyle Indie kitap ödülüne layık görülmüştür. Avustralyalı eleştirmen ve akademisyen Don Anderson romanı içlerinde Hemingway'in Güneş de Doğar ve Fitzgerald'ın Muhteşem Gatsby gibi yapıtlarının da olduğu "İngiliz dilinin mükemmel dört kısa romanıyla" aynı sıraya yerleştirmiştir.
Garner'ın ikinci romanı olan ve ilk kez 1984'te yayımlananÇocuklar İçin Bach Melbourne'ün bir banliyösünde iki oğullarıyla yaşayan genç bir çifte odaklanıyor. Dexter ve Athena birbirini seven biri ağır otizmli olan oğullarının bakımını üstlenmiş kendi kendilerine yeten bir çifttir. İstikrarla sürdürdükleri bu düzen uzun yıllar sonra bir gün Dexter'ın üniversiteden arkadaşı Elizabeth'in hayatlarına girmesiyle sarsılır. Elizabeth yanında müzisyen sevgilisini annelerinin ölümünden sonra yalnız kalan kız kardeşini ve sevgilisinin kızını da getirmiştir. Fox çiftinin sakin huzurlu ve yalın hayatı bu insanları yavaşça içine çeker. ("Arka kapı hep açıktır") Oysa Elizabeth'in Rock müzik evlilik dışı ilişkilerle dolu dağınık ve rastgele bu dünyası Fox çifti için tekinsiz olduğu kadar tehditkârdır da... Aileyi dış dünyadan koruyan kabuk yer yer kırılmaya çatlamaya başlar.
Adını Harold Davies'in Çocuklar İçin Bach adlı Athena'nın piyanosunun üstünden eksik etmediği nota derlemesinden alan romanda müzik şüphesiz başlıca laytmotif. Otizmli Billy dahil herkesin müzikle kendince kendi kişiliğini yansıtan "kusurlu" bir ilişkisi var. Dexter bağıra çağıra opera aryaları söylüyor ve böylece dışavurumcu ilgi bekleyen karakterini açığa vuruyor Athena arada sırada "yüzüne ateş basmasına" rağmen sessiz sessiz piyano çalmayı öğreniyor Elisabeth'in sevgilisi hovarda bir rock müzisyeni ve Billy sadece müziğe tepki veriyor.
1999'da verdiği bir röportajda yazmanın "patchwork bir örtüyü dikişsizmiş gibi göstermek" olduğunu söyleyen Garner'ın yetmişli yılların Melbourne'ünde farklı bakış açıları beklentiler ve hayat tarzları arasında ustaca gidip gelerek dokuduğu Çocuklar İçin Bach yoğun anlatımı "çoksesli" üslubuyla kendi içinde bir başyapıt.