Gözlerini kısarak karanlığa baktı. Baktıkça afalladı. Karanlık yüz binlerce minik beyaz noktanın kümeleşmesiyle oluşuyordu sanki. Her zaman olmuyordu bu. Aklı tavana vurduğunda bir el aklının tavanı delmesine izin vermeyip onu tuttuğunda bir de gece uykudan uyanıp yarı karanlıkla ya da ay ışığında aynaya bakmaya kalktığında. Ayaklarının ucuna basarak aynaya gitti. Ay yoktu. Oradan buradan sızan şehir ışıklarının hüzmesinde yüzüne baktı. Hem tanıdık hem yabancı olan kızdan gözünü alamadı. Gözlerini kapadığında da görmeye devam ediyordu. Oydu. Pembe bir başörtüsüyle gündüz gördüğü kız hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde sırla cam arasında duruyordu.