Tıp ve tedavi tarihçesinin bize sunduğu gerek dini-tıbbi kutsal metinlerde gerekse mitolojik malzemede "Dua"nın teşhis ve tedavi aşamalarında vazgeçilmez bir uygulama olduğu açıkça görülmektedir.
Buna göre kadim düşünce inanç ve medeniyetlerde tıbbın ve buna bağlı olarak hekimlerin hastalıkları teşhis ve tedavi becerileri kullandıkları yöntem ve tekniklere yüklenen ezoterik anlam yanında ilaçların şifa kudreti özellikleri hazırlanışı ve hastaya sunuluşu bakımından da fizik ve akıl ötesi inanç ve tasavvurları barındırmaktadır.
Kadim din ve tıp verilerine bakıldığında sadece biyolojik açıdan değil aynı zamanda spiritüel hastalıklardan da bahsedildiğini hastalıkların tedavisinde sadece cismani materyallerden değil aynı zamanda dua sihir ve büyü gibi manevi (majik) usullerin de kullanıldığını görüyoruz. Öyle ki İnsan ya bedenine ilişen bir "elem veya dert"ten ya da ruhuna vicdanına inancına dokunan bir günah"tan sebeple feryat eder; derdine çare arayıp günahının affını diler. Belki de onun inancına göre bedensel hastalığının sebebi bir günah olabileceği gibi bedensel veya mânevî bir hastalık da onu günaha sevk edebilir. Burada kişinin algılamasına bağlı olarak "hastalık" ile "günah" arasında bir ilişki vardır.
Ötelere yapılan çağrı olarak "dua" eden insanoğlu ya kendindeki bir hastalığa "şifa" bulmak ya da bir günaha tevbe edip "arınmak" gayretindedir.
Tıp ve eczacılığın kadim temsilcileri sadece hastalığın teşhisinde değil; ilacın tesbiti ve tesiri için "dua" eder yahut bunların gücüne güç katmak üzere hemen yanlarında "duacıları" da buldurur.
İşte bu kitapta okuyucu geçmişte olduğu gibi bugün için de uyarlanabilir bir "dua" terapisinin en eski uygulamalarını görecektir. Yine bu eserde insanın hastalıklarını sadece bedensel değil mânevî türlerinin de olduğunu; fizik ötesi ve ırrasyonel âlemin "hastalık ve tedavi işine dâhil olduğu"nu fark edecektir.