...
Aylin; manken gibi "zarif" film yıldızlarını kıskandıracak kadar da özel sarışın "güzel" bir kadındı.
Pozitif enerji yüklüydü sevgiyle yoğurduğu hayatı "şölen gibi" tutkuyla yaşıyor yaşatıyordu. Sanki; doğanın özene bezene yaratıp kem gözlerden sakındığı kıskançlıkla koynunda sakladığı bir "sarıgül"dü.
Türkiye'nin en genç" milletvekili" olarak siyaset sahnesinde yerini aldığında "kurt politikacı"ların Sargül'ü çiğ çiğ yiyip yutacağı sanılıyordu. Oysa gelecek onundu öyle çok kolay "yenilir yutulur" bir "lokma" değildi. Kucağında büyüdüğü yeşerdiği dal budak saldığı Şişli'nin "arka sokakları"ndan geliyordu. Şişli "Ana" gibi "yar" gibi kol kanat germiş onu "sevgi"siyle beslemiş korumuş kollamış özene bezene yetiştirmişti. O bir Aylin'e... bir de Şişli'ye "aşık"tı!..
Aylin ise çılgınlar gibi sevdiği kocası Sarıgül'ün kendisini bir başkasıyla "aldattığını!.." farkettiğinde yıkılmamış dik durmuştu. O tek "aşkı"ydı sevdiği adamdı çocuğunun babasıydı.
Kocasının "sevgilisini!..." hiç gizlememişti Aylin "müthiş sırrı" inkar etmenin yalanlamanın "yok öyle bir şey" diye kıvırtmanın "O sadece bana aşık..." diye birilerini kandırmanın anlamı yoktu. Medyaya "...evet o benim kumam!.." diye açıklama yapmaktan çekinmedi evet kumasıydı işte. Üstelik kocasını kuması "Şişli"nin koynuna da kendi eliyle o sokmuştu.
....'