"İsmail Efendi battaniyeyi kaldırmak için ucundan tuttuğu anda parça elinde kaldı. Erimişti battaniye. Feyza hem ağlıyor hem de annesine bakıyordu. İskelet halinde kalmıştı. Her kemik kendi yerinde sıralı bir halde duruyordu. Kolunun ucunda parmakları dizili halde kemiğe dönmüştü. Sol yanına yatırmışlardı. Siyah saçları toprağın üzerinde bir kısmı kafatasının kenarında öylece duruyordu. Yüzü yoktu. Ne göz ne ağız ne de burun. Sadece ön dişinin birinin eksik olduğu çene kemiği görünüyordu. Annesinin gittiğini söyledikleri cennet bu muydu?"
Bu roman; Ege'de bir ailenin 1. Dünya Savaşı yıllarından günümüze değin süren yüz yıllık gerçek yaşam öyküsüdür. Bu aile; acılar yaşam mücadelesi sevgiler sevgisizlikler aldatma kadına şiddet kimlik çatışması içinde sürüklenmiştir. Romanın ana kahramanı Feyza güçlü bir kadındır. Yaşamı boyunca karşısına çıkan sorunlarla kararlı bir şekilde mücadele etmekten hiç vazgeçmemiştir. Acaba bütün bu güçlüklerin üstesinden gelebilecek midir?