Modern Çağın hakim düşünme algılama ve değerlendirme biçiminin İslam Dünyası'ndaki izdüşümü şirazesi bozulmuş istikamet ve tutarlılıktan yoksun bir düşünce ortamının oluşması şeklinde tezahür etmiştir. İslam irfanının kültürel düşünsel ve amelî planda belirleyici olan ve evrensel ortak insanî değerlerin oluşumuna inkar edilemez katkılar sunmuş bulunan en temel ontolojik ve epistemolojik kodları modern zamanlarda yine bizzat "Müslüman"lar tarafından pervasızca tahrip edilmeye çalışılmaktadır.
Bu bağlamda ülkemizde özellikle 70'li yılların sonundan itibaren ivme kazandığı gözlenen bir "sapma" söz konusudur. Adına "geleneksel" denen değerlere karşı başlatıldığı ifade edilen bu mücadele aslında ifadesini Kur'an ve Sünnet'te bulan en temel düşünsel ve akîdevî belirleyicilere karşı bir "başkaldırı"dır. Zaman zaman "popüler/vulgarize" bir mahiyet de arz eden bu başkaldırının dayandığı varsayılan ilmî ve metodolojik argümanlar hakkında şu ana kadar ne yazık ki ciddî bir sorgulama yapılmış değildir. Yazar değinilen anlayışın prototipini oluşturan isimlerin yaklaşımlarını bu kitapların oluşturduğu bir seri içerisinde temel kaynaklara inerek kritik etmektedir.