"Bir özlem bir merak yoktu içinde aşka dair onu görene kadar. Önemi yoktu nerede ve nasıl gördüğünün görmüştü. Anlatılmaz bir efsundu bu vurulmuştu gönlünden. Bir ilkbahar gününde bir defa dahi ellerini tutamasa da şimşekler çakmıştı gözlerinde. Yanıp tutuşmuştu delikanlı yüreği. Aşkın kokusu vardı nefesinde. Kalbi bir kuş misali çırpınıyor kabına dar geliyordu. Bu onun ilk aşkıydı. İlk ve tek aşkı...
İsminin Albina olduğunu öğrenmişti ertesi gün gazete haberinden. Araştırıp bulmuştu bu ismin manasını. Kafkasya'da bir nehrin adıydı Albina. Sahiden adı gibi birdenbire akarak girmişti hayatına. Birdenbire gelmiş rüya gibi birdenbire kaybolmuştu."
Bu kitap ataları farklı dramlar yaşasa da aynı ülkeyi paylaşan Türk genci Mustafa'yla Çerkez kızı Albina'nın yollarının kesiştiği yerde yeşeren hakikat bir aşka okuru şahit eder. Albina "Aşkın yeri zamanı mekânı yaşı ve mevsimi yoktur." önermesinin ispatı gibidir.
Albina gönül diliyle "Ellerimi bırakma!" seslenişinin muhatabında yankı bulmasıdır. Albina sabırla hasretin umutla bekleyişin ve aşkın romanıdır.
Birbirinden habersiz ve birbirinden uzakta olmalarına rağmen aşkın gizemiyle bağlanmış iki insanın hayatını okurken kendi hayatınızdan da izler bulacaksınız.
Hayata ve aşka yolculuğa hazır mısınız?