Dursun Akçam'ın ilk öykü kitabı olan Maral'da Doğu Anadolu köylüsünün tüyler ürpertici yaşamının ele alındığı öyküler yer alıyor. Akçam başat özelliği olan gözlemlerini kurmacaya taşıyor; çocukluğunun geçtiği coğrafyadaki kadının erkeğin çocuğun yaşamak zorunda olduğu insanlık dışı koşulları aktarırken ince ironisiyle dinî-ahlakî saplantıları ve trajikomik durumları da dile getiriyor.
Maral'daki öyküler konu kişi yer olarak birbiriyle ilintili: Ölmezler köyünde yaşayanların yoksulluk sorunları ile onu aşma eylemleri bir "anlatı bütünlüğü" oluşturuyor.
Akşam namazı epeyce geçmişti. Çıralı odun evi aydınlatıyordu. Çorbasını içen çocuklar yere serili hasırın üstünde yatıştılar. Maral'ın son dünyası Memet anasını yatırmadan kessen yatmazdı. Ocağın önünde kedinin kulaklarını çekiyordu. Kedi de maskaralık yapıyor Memet'le oynuyordu. Büyük kız Fatma çay kıyısında bulduğu boncukları bir ipe geçirmeye çalışıyordu. Çocuk hevesi işte! Yarın güneş ışığında dizip sonra da takıp takıştırsaydı olmaz mıydı? Çıralı odun yine söndü. Fatma üfledi üfledi yanmadı. Duman gözlerini yaktı; ağzına burnuna doldu. Sarsıla sarsıla geriye giderken başı direğe çarptı:
"Seni ev gibi ellere kalasın!" dedi.
"Ne oldu kız niye dikkat etmedin?" Yetişti anası kolundan kaldırdı:
"Ağlama balama kurban ağlama! Yarın gün ışığında takarsın."
Çıralı odun tutuştu ana-kız ocağın başına yeniden oturdular. Fatma yine boncuklarıyla uğraştı. Maral entarisini çıkardı uyuyan çocukların üstüne örttü...
(Maral)
İçindekiler
Zozan
Aşağı Mahalle'nin Ağaları
Tahsil
Kara Kâğıt
Begi Aga
Kaka
Alo Efendi
Tiyatora Kızı
Eko
Şahin Efendi
Kınalı
Küpeli Cefer
Zaloğlu
Maral