"Derler ki" dedi sakin bir ifadeyle "başına güzel bir şey geldiğinde çok sevinme ya da kötü bir şey olduğunda çok üzülme. Çünkü yeterince beklersen her şey eski haline döner. Ancak bu durumun geçerli olmadığı mutluluklar vardır ve aynı zamanda da acılar... Özellikle de artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmasına izin vermeyen acılar... Evet size anlatacaklarım var ve bunları kesinlikle anlatmalıyım ama duyduklarınız sizi rahatlatmayacak. Zaten amacım da bu değil. "
Elinde tuttuğun bu bireysel gelişim romanı yukarıdaki cümlelerle başlıyor ve bitiyor. Arasında ise muhtemel bir gelecekte geçen bir insanlık hikâyesi anlatılıyor. Bu hikâyede bahsedilen kuşak "Doğumun Ölümü" günlerini gördü ve "Şeytan'ın Boynuz Takma Töreni'ne" tanık oldu. Dolayısıyla onların yaşadıkları bizim geleceğimize dönüştü. Burada fütürist bir kahinlik denemesinden çok muhtemel bir gelecekten kendimizi görme çabasını bulacaksın. Çünkü bir dönemi en az anlayanlar bazen o dönemi yaşayanlardır.
Bu dönemi en karakterize eden şeylerden biri belki de şekillendirebilme gücü. Bu kitapta bir kült grup hikâyesi üzerinden zihinlerin nasıl adım adım şekillendirilebildiğini okuyacaksın. Hikâyedeki 'kötü adam' insanın üstünlük arayışının sembolizmi 'iyi adamsa' özgünlük arayışının. Ama ne kötü karikatürize ne de iyi idealize. Ne kötü doğuştan lanetli ne de iyi ilelebet aydınlanmış ve arınmış. Birini ihtirasları biçimlendirirken diğerini ise acıları olgunlaştırıyor. Kötü adamın yarattığı bu iyi adamın hikâyesi sana aidiyetleri ve aşkıyla inandığı doğrular arasında kalmış birinin arafını anlatacak.