"...Hayal kırıklığı insanı öldürmüyor yengecim! Yalnızca yaşama azmimiz bir parça eksiliyor;
başka bir şey olmuyor... Bir defa daha ayağa kalkana kadar eskisi gibi gülmeye başlayana
kadar günlük işlerin hengâmesine tekrar dönene kadar bir vakit bocalıyoruz. Sonra yara izi gibi bir şey kalıyor... Zamanla kabuk bağlıyor. Elin hep oraya gidiyor; kaşıyorsun... İnsanın diliyle eksik dişini yoklamasına benziyor. Sonra kaşımamayı yoklamamayı öğreniyorsun."
Mino'nun Siyah Gülü bir dönem romanı. 12 Eylül darbesinin fonunda yasak bir aşkı anlatırken o çalkantılı dönemin etkilediği insanların hikâyelerine farklı pencereler açıyor.
Sosyalist devrim mücadelesinin öncü isimlerinden olan ve idama gönderilen gençlerin acıları romandaki çeşitli karakterler üzerinden hatırlatılıyor; İzmir'in bir kasabasında bir bağ evinde yaşayan insanlardan uzakta hayatını resim yaparak dolduran Münevver'in yasak aşkının hüzünlü hikâyesinde bir ailenin üç kadını birleşiyor. Hüsnü Arkan sakin sesiyle slogan atmadan kışkırtmadan yakın tarihimizin acı olaylarını bir grup insanın hikâyesine katıyor yalın ve inandırıcı anlatımı romanın sahiciliğini pekiştiriyor.
Hüsnü Arkan müziğiyle olduğu kadar romancılığıyla da unutulmazlar arasında.