"Bir saati gizlemek için en iyi yol neydi?
Başka bir saat!"
Daha önce renklerin fontların haritaların insanların kullandığı en eski iletişim yöntemi olan mektupların tarihini yazan ve her kitabında beklenmedik şaşırtıcı konulara eğilen tanınmış gazeteci yazar Simon Garfield bu kez zaman kavramına dair tutkumuzu mercek altına alıyor.
Otomobil fabrikalarından saat ustalarının tezgâhlarına sanat eserlerinden film rulolarına müzik stüdyolarından şehir merkezlerindeki yapılara kadar hayatımızın her alanında zamanın kısıtlı çerçevesi içinde yaşıyoruz. Bu çerçevenin dışına çıkmamızın şimdilik bir yolu yok gibi görünüyor. Ne var ki kimileri alternatif takvimler on-saatlik kadranlar ya da bundan binlerce yıl sonra çalacak saatlerle bu sınırları zorlamanın peşinde.
Zamanla ilgili takıntılarımızın olduğu ortada. Sürekli olarak onu ölçmeye kontrol etmeye satmaya filme almaya ölümsüzleştirmeye en nihayetinde ona bir anlam vermeye çalışıyoruz. Saatler işte tüm bu çabalarımızın bir özetini sunuyor.