"İzmir kırk yüzyıllık bir ata yurdudur. İzmir bu kadar derin bir tarihe sahip olmakla beraber coğrafî durumu sebebiyle ekonomik ve siyasi çok büyük bir öneme sahiptir. İşte bunun içindir ki Türkiye'yi mahvetmek isteyen düşmanların her şeyden evvel gözleri bu tarihi bu önemli beldeye döner. Nitekim düşmanlarımız en evvel burasını işgal etmişler ondan sonra daha doğuya ilerlemişlerdir. İzmir'in işgali bütün milletin kalbinde derin bir yara oluşturmuştur. Herkes İzmir için feryat ediyordu. İzmir halkın elemlerini feryatlarını kararlılık ve imanını ifade etmek için bir parola olmuştu. Çeşitli görüş noktalarından çok değerli olan İzmir elbette düşmanların elinde bırakılamazdı ve nitekim bırakılmadı. (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri-II)
"...Asker Mustafa Kemal olarak ben; mavzerimi elime alır fişekleri göğsüme dizerim. Bir elime de bayrağımı alır Elmadağ'a çıkarım. Orada tek kurşunum kalana kadar vatanı savunurum. Kurşunlarım bitince değersiz vücudumu bayrağıma sarar; temiz kanımı kutsal bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna ant içtim." (Mustafa
Kemal Atatürk 21 Nisan 1920 TBMM'deki konuşmasından.)
İzmir'in işgali Ödemiş'te Kuvva-yı Milliye'nin kuruluşu Zincirlikuyu ve İlkkurşun Muharebesi. Hamidiye Kahramanı Hüseyin Rauf Bey... 17. Kolordu Komutanı Bekir Sami İttihat ve Terakki Cemiyeti Kâtib-i mesul'u Celal Bayar... Hasan Tahsin... Ali Orhan İlkkurşun... Kayıkçıoğlu Molla Hüseyin Efe... Gökçen Efe'nin ihaneti... Şıngırdaklı Zabit...
İzmir Valisi Kambur İzzet... Ve daha nice kahraman ve nice hain.