Hz. Lokmân'ın oğluna "Evladım! Toprağın kibirle ne alakası var?" şeklinde bir söz söylediği nakledilmektedir. Hz. Lokmân bu sözüyle dolaylı olarak kibirle ateş toprakla tevazu arasındaki ilişkiye dikkat çekmektedir. Bu bağlam dikkate alındığında dünya hayatının bir anlamda ateşin ve toprağın mücadelesine ev sahipliği yapmakta olduğu gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Bu çerçevede bireyin iç dünyasında kibir ve tevazu yarışıp durmaktadır. Tevazu ise Comte-Sponville'ın ifadesiyle Tanrı olamayacağını bilen insanın erdemidir.
Erdemler asırlardır dini ve felsefi açıdan incelenmektedir. Ancak psikoloji bilimi bu çalışmaya henüz yeni iştirak etmektedir. Pozitif psikoloji hareketiyle bazı erdemler yoğun bir şekilde araştırılmaya başlandı. Ancak erdemler içerisinde her ne kadar tevazu uzun yıllardır düşünülüp taşınılsa da ampirik araştırmalara yeni yeni konu olmaktadır. İtibarlı ve uzun geçmişine rağmen insanlık bu erdemin çalışılmasında bilimsel yaklaşımı 21. yüzyılın başında uygulamaya başlamıştır.
Bu çalışma tevazu bilimi ve pratiğinin bir etüdüdür. Pozitif psikoloji yaklaşımı çerçevesinde gelişen ve tevazu erdeminin odağını oluşturduğu araştırmada "tevazu insanın iyi hissetmesini sağlayabilir mi?" sorusu merkeze alınmış ve bu kapsamda tevazu ile dindarlık psikolojik iyi olma ve öznel iyi olmanın göstergesi olan yaşam doyumu değişkenleri arasındaki ilişki ve etkileşim incelenmiştir. Daha genel olarak ifade etmek gerekirse çalışmada tevazu ile sağlıklı bir yaşam ve mutlu bir yaşam arasındaki bağlantı araştırılmıştır.