Kuşkusuz her tarihsel hikayenin iki tarafı vardır; yenen ve yenilen fatih ve fethedilen... Tarih asıl olarak fatihi zaferi kazananı anlatır; olaylar yenenin gözünden ve dilinden aktarılır. Ama bunun tek taraflı eksik ve dolayısıyla yanlış olduğu da aşikadır. Diğer tarafı yenileni fethedileni de dinlemeden gerçeğe ulaşmak mümkün değildir hatta öncelikle onu dinlemek anlamak şarttır.
Kolomb'dan yirmi beş yıl kadar sonra 1519-1521 yıllarında İspanyolların Meksika'yı fethetmeleri ve Aztek İmparatorluğu'na son vermelerinin hikayesi bu kitapta Azteklerin dilinden onların orijinal belgeleri aktarılarak anlatılıyor.
Bu konuda yaygın tarih bilgisi Cortes'in birkaç yüz askerle milyonluk Aztek İmparatorluğu'nu teslim aldığıdır. Çünkü Aztekler denizden çıkıp gelen kendilerinen hayli farklı bu insanları 'Tanrı' olarak kabul etmişlerdir. Oysa başlangıçtaki tutumları böyle olmakla birlikte İspanyolların nasıl zalim ve kan dökücü olduklarını nasıl büyük bir açgözlülükle altına hücum ettiklerini görünce Azteklerin de tavrı değişmiş ve İspanyollara karşı savaşa girişmişlerdir. İspanyollar ancak Azteklerin düşmanı diğer yerlileri Tlaxcalteca ve Tezcocano Kızılderililerini yanlarına alarak Meksika'yı fethedebilmişlerdir. Ok ve mızrakla silahlanmış Aztekler karşısında ateşli silahlara toplara ve tüfeklere sahip olan İspanyollar Meksika'ya 'uygarlık' götürdüklerine Kızılderilileri Hıristiyan yaparak 'Tanrıya hizmet ettiklerine' inanabilirler. Ama kimin daha uygar olduğuna karar vermek için sadece Tanrıya kurban edilen insanlara bakmak yeterli değildir başka şeylere de bakmak gerekir!
Bu kitapta yer alan orijinal Aztek belgeleri/anlatıları o 'başka şeyleri' içeriyor...