Müslüman sorumlu kişidir. Bulunduğu mahalleden şehirden ülkesinden elinin uzandığı tüm mazlum coğrafyadan.
İslam'ın her hâli teşkilat esasını içerir. Tüm ibadetlerde insanların sevk ve idaresinde olması gereken kurallar vardır. Ciddiyet vardır. Devamlılık vardır. Hiçbir zaman keyfîlik yoktur. Namazda cemaat oluşumuzda hac ibadetimizde toplumu ilgilendiren tüm sorumluluklarımızda sistemli planlı bir düzen söz konusudur.
Teşkilat konusu hiçbir dinde veya dünya görüşünde İslam'da olduğu kadar önemsenmez. Mescitte günde beş vakit bir araya gelinir. Mensuplarıyla bu kadar sık bir araya gelen hiçbir teşkilat yoktur. İslam'ın her esasında sosyal gerçeklik konusuna gerek doğrudan gerekse dolaylı yollardan değinilir. İslam'ın temeli olan ibadetlerde bireysellik ve sosyallik iç içedir.
Hayatta tek başına yaşamak bağımsız bir birey olmak hem ümmet olmayı hem de cemiyet ve teşkilat olmayı engeller. Teşkilat konusu ümmetin ümmet konusu da Müslüman olmanın bir parçasıdır. Teşkilatı Müslümanların hayatından çıkarırsanız İslam tecellisinin neredeyse hepsini kesintiye uğratmış olursunuz.
Teşkilatçının el kitabı niteliğinde olup Selçuklu ve Osmanlı'dan itibaren İslami teşkilattaki saf düzeninin önemini ve ayrıntılarını Kur'an ve sünnet ışığında bu kitapta okuyabilirsiniz.