Sanat Yolculukları Ülkü Tamer'in belleğine bir yolculuk olarak düşünülebilir. Papirüs'ten Cağaloğlu'ndaki Eser Han'a Onat Kutlar'dan güzel Antep sokaklarına Attila İlhan'dan Baylan Pastanesi'ne değin genişleyen bir sanat yolculuğudur bu. Beyazıt Meydanı'ndaki simitler Kumkapı'daki balıkçılar Beyoğlu sinemalarında biten günler. Ülkü Tamer özlediği dostlarının şiirleriyle konuşabildiği zamanları yaşar artık ve onları "hatırlayarak" yeniden çağırır. Ve sorar Yeşilçam'ı mı özlüyoruz o günün Türkiye'sini mi? Yıldız Kenter'i Yılmaz Güney'i ve aynı sahneyi paylaştığı Müjdat Gezen'i; elinde Göçmüş Kediler Bahçesi ile gelen Bilge'yi Cahit Külebi'nin hiçbir dile çevrilemez Hikâye'sini. Ancak tüm bu hatıralara rağmen gelecek hakkında düşünmeyi de ihmal etmez Ülkü Tamer. Televizyondan bilgisayara daktilodan internete çağına tanıklık eder ve nereye gittiğimizi sorar bize. Çocuk edebiyatından klasiklere çağdaş edebiyattan dünya sanatına kadar pek çok konuda berrak bir zihinle çıkarımlar yapar. Televizyondaki programlarda işittiklerinize gülmeyin öfkelenin der. Kullandığımız dili işitir ve bize ait olan dili hatırlatır. Kültür ve dil değişiminin farkındadır sakınmadan söyler söyleyeceğini.
Yazdıklarını serçeler gibi gökyüzüne salanların şairidir Ülkü Tamer kartallaşıp onların peşine düşenlerin değil. Bu yüzden onunki bir sanat yolculuğudur. Dünün bugünün ve yarının hiç bitmeyecek yolculuğu.