Yaşanmış gerçek bir hayat hikâyesi...
Kosova'da Osmanlı zamanının son yıllarında Mitroviça kasabasında doğmuş Köroğlu ailesinin bir ferdi olan Zürefa'nın anavatan Türkiye'ye gelmek için verdiği mücadele...
Küçük yaşta annesini ve babasını kaybetmesiyle amcası tarafından Osmanlı terbiye gelenek ve görenekleri ile yetiştirilmiş on sekiz yaşına geldiğinde mesleği saraçlık olan Muharrem Saraç ile evlendirilmiş. İki çocuk sahibi iken kocasının genç yaşta ölmesi ile bir yandan çocuklarını büyütmek mücadelesi verirken bir yandan da inançlarına ve yaşam tarzına ters gelen kendi deyimi ile "komünist gâvur" bir yönetimin baskıları altında duyduğu dayanılmaz rahatsızlık... Yakın çevresine içindeki isyanı her fırsatta dile getirirken Türkiye'ye gitme hayallerini ise ta Türkiye Cumhuriyeti ile Yugoslavya arasında anlaşma yapılana kadar hep umutsuzca içinde gizlemiş.
Göç yolculuğundan bir gün evvel son gecelerini geçirecekleri amcası Reşat Efendi'nin evinde sabahın ilk ışıklarına kadar uyuyamamış bu topraklarda geçen elli yıllık hayatının iyi kötü acı tatlı günleri film şeridi gibi gözünün önünden geçmişti. Uyuduğunu sandığı torunu da gözünü kırpmadan sabahı etmişti. Çünkü onun da babasına yakalanarak Türkiye'ye gidememek gibi kaygıları vardı. Onun da kısa da olsa yaşanmışlığı ve hatıraları uyumasına mâni olmuştu. Fecre kadar...