Bağımsızlığının 30. yılını kutlama sürecindeki Türk Cumhuriyetleri Kafkasya Hazar ve Orta Asya'nın çevre ülkeleri olarak 1991'de Sovyetler'in dağılmasıyla siyasi ve ekonomik bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Soğuk Savaş sonrasında bağımsızlıklarını kazanan Türk devletleri bu geçiş sürecinde bir yandan liberal demokratik bir siyasal sistem kurmak ister iken diğer yandan ulusal ölçekte kendine yeten serbest piyasa ekonomisine geçiş yaparak uluslararası ekonomik sistemle bütünleşmeyi amaçlamışlardır. Türk Cumhuriyetleri merkeze bağımlı federal bir siyasal sistemden özerk bir millî devlet yapısı inşasına yönelmiştir. Bu süreçte Türk Cumhuriyetleri'nde post-kolonyal ülkelerinde görülen siyasi ekonomik sivil ve askeri trajedi ve çatışmalar da yaşanmıştır (Çeçenistan Karabağ Kırgızistan Tacikistan). Türk Cumhuriyetleri açık deniz ve uluslararası pazarlara doğrudan ulaşma imkânlarının çok kısıtlı olmasından dolayı uluslararası dünya sistemiyle bütünüyle entegre olma ve siyasal egemenlik haklarından tam olarak yararlanamamışlardır. Bu sebeple Rusya Çin Ermenistan ve İran gibi bölgesel hegemonik ülkelerin siyasi mali ve askeri etkisini dengelemekte güçlük yaşamışlardır. Bölgedeki Türk devletleri sahip oldukları zengin doğal kaynakları jeopolitik kısıtlılık karşıt bölgesel hegemonik güçlerin baskısından dolayı da ABD AB Hindistan Pakistan İsrail ve Türkiye gibi ülkelerin de sınırlı siyasi ekonomik ve askeri desteklerini alabilmişlerdir. Bu devletler ulusal devlet uluslararasılaşma bölgeselleşme ve küreselleşme süreçlerini aynı anda yürütmek zorunda kalmalarından dolayı yapısal çelişkilerle karşılaşmışlardır. Rusya Avrasya coğrafyasında çevre ülkesi olan bu ülkelerin ABD AB ve NATO gibi küresel hegemonik güvenlik ve ekonomik merkezli kurumlarının üyesi olmalarını engellemek istemiştir. Rusya Putin ile dış politikasında Avrasya politikasına yönelerek-eski SSCB- yakın çevre ülkeleriyle BDT Kollektif Güvenlik Örgütü Hazar İş birliği Örgütü ve Avrasya Ekonomik Birliği'ni kurmuştur. Küresel hegemonik dengeleme için de Çin ile Şanghay İş birliği Örgütü'ne Türk Cumhuriyetleri de üye yapılarak Avrasyacılık stratejisi uygulamaktadır. Merkezi Asya'nın Türk Cumhuriyetleri; Türkiye ile Türk Konseyi gibi benzeri ekonomik siyasi askeri ve kültürel ilişkilerini Türk devletler sistemini Türk devletler toplumunun dayanışmasını güçlendirmek için iş birliğini sürdürmektedirler. Türk devletleri kavşak-geçiş ülkesi olarak Avrasya'da farklı bölgesel ekonomik siyasi ve güvenlik iş birliği örgütlerinin üyesi olarak bölgesel ve küresel güçlerin çıkarlarını dengelemeye çalışmaktadırlar. Bu bağlamda fonksiyonel bir bölgesel alt sistemin oluşmasını istemektedirler. Altyapı yatırımlarıyla eski ipek yolu coğrafyasının transit hava otoban demiryolu ve gemi taşımacılığı ile mal-hizmet ve insan seyahatinin sağlanması Türk devletleri uluslararası sistemle bütünleşmiş olmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla Türk devletleri Kafkasya ve Orta Asya bölgesinde doğu-batı ve kuzey-güney ulaşım koridoru ile ekonomik derinlikli çok bölgeli hinterlandında jeopolitik derinliğinden yararlanarak barışçıl bir düzen oluşumuna katkı yapmış olacaktır.