Ali Küçükaydın bu kitapla sizi uzun bir yolculuğa çıkarıyor; uzun ve meşakkatli bir göç eşliğinde görkemli bir kültürel yolculuğa... Bu yolculukta bin yıllarca önce Orta Asya’da başlamış olan Türk göçünün geçtiğimiz yüzyıl içinde Anadolu’daki son halkasının seyrini ve yolcuların başından geçenleri duyumsatıp yaşatacak değerli bir öykü bulacaksınız. Bu çalışma bir çocuğun gözüyle kaleme alınmıştır ve bu yönüyle dağların kanatlı olduğu
çağlardan sesler renkler ve çiçekler getirmektedir. Çocuk dediğimize bakılmasın… Aslında bu eser "Ekin ekme eğlenirsin/ Bağ kurma bağlanırsın/ Sür keçiyi çek deveyi/ Gün gelir beylenirsin" manisinin öznesi bir "Koçaş Bey" tarafından yaşanmış ve yazılmıştır. "Yörük Obasında Bir Alman Kızı Ulla" bir yandan Ulla Johansen tarafından yazılmış "50 Yıl Önce Türkiye'de Yörüklerin Yayla Hayatı" isimli değerli eseri tamamlarken diğer yandan akademi dünyasında ihtiyaç duyulan bir eksikliği de karşılıyor. Bilimsel olma iddiası ve edebiyat yapma kaygısı taşımayan bu kitap etnoloji dilbilim folklor sosyoloji çevre duyarlılığı gibi alan ve konularda giderek bir “Referans kitap” olmak niteliği ile yörük ve yörük kültürü üzerine araştırma yapacaklara değerli bilgiler sunarak yeni anlamlar için ipuçları
verecek yeni yollar açacaktır.
Ayrıca bu kitaba edebi terim olarak önemli ölçüde olayların gerçekliğini esas alan bir "Belgesel Roman" olarak bakılmalıdır.
Meşakkatli bir göç eşliğinde kültürel bir yolculuğa çıkm çıkmak istiyor musunuz?
Hemen okumaya başlayın o zaman!