Bu dünyanın katı kuralları bir gerçeği hiç değiştirmiyor: Kadınlar erkekler tarafından eziliyor...
Ezildiğinin bilincinde olan bazı "yanlış" kadınlar başkaldırdı mücadele etti ve "ağır ağır" da olsa "söke söke" de olsa kazanımlar elde etti; bu savaşım hâlâ sürüyor.
Bu kitabın yazarı hak ve özgürlük açısından kadınlarla erkeklerin eşit olması gerektiğine inandı hep. İnandı inanmasına ama bunun yetmediğini gördü. "Doğru" kadınların "doğru" erkeği "üstte" olmalıydı... bazı kadınlar bir noktada "tamam" dediler ve "doğru" erkeklerden birine "üstte" bir yer açtılar. Yerine oturan erkek daha soluklanmadan kadını ezmeye başladı. Onlarca kazanıma karşın bu döngü kırılamadı... bu dayatmaya karşı koyan kadının yanı başında durmasını isteyen erkekler ise "yanlış"tı. Onlara ne mi oldu? Yalnız kaldılar... Yalnız bırakılmaları da yetmedi bitip tükenmeyen saldırılara uğradılar uğruyorlar bu gidişle de uğrayacaklar... Masaya oturmuş olsalardı yanlış erkekler kadınlara uzun uzun ne anlatırlardı? Ya da ne anlatmak isterlerdi de bir türlü doğru cümleleri bulamaz tam bulacakken bu dünyanın aptal kalıpları arasında sıkışıp kalırlardı? Dillerinin ucuna kadar varıp da söylemedikleri şeyler nelerdi? Kısaca derdi neydi bu yanlış erkeğin? Peki savunmasız mı kalacaktı? Hayır elbette...