Erol Erkılıç'ın şiirlerini okuduğumda Edip Cansever'in
"İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna o yerin toprağına benzer" dizelerini anımsadım. Gerçekten de insanın şiiri doğduğu yere benziyor.
Erol Erkılıç'ın şiirlerini anlamak için Dersim'i tanımak gerek. Munzur Çayında alabalığın pırıltısını gözelerde köpüren kaynak sularını görmek gerek.
"Gözyaşını dökmemiştir oysa
En çok sevdiği insanları
Kavgaya uğurlamanın
Ezikliğini yaşamamıştır
Hala yaşıyor olmanın"
O yöresininin insanı; toprağını halkını kavgasını hep sevmiş bir devrimcidir. Nasıl söcüklerini ilmik ilmik örmüşse onurlu ve namuslu bir yaşamı da öyle ilmik ilmik örmüştür.
"Ama
Kavganın kenarı köşesi yok
Ortasında
yumruğu sallamak
Hakkımız olmalı"
Bir yanına Enver Gökçe'nin çağlayan sesini katmış bir yanında Kemel Burkay'ın engin ve derin söyleyişini
"Ey güneşim
Hiç eksilmedi sana sevgim"
nerede kavga görse şiirle koşuyor. "Heybemizde acılarımız"
İşte
Dağı taşı aştı geldi bu sevda
Sarhoşluğuma sarılan ilhamdın
Hüznüm oldun
Sevincim oldun
En çok
Yüreğimdeki
Ambargoyu delen
Vefaydın sen...
Edip Cansever'in dizeleriyle başladım madem yine onun dizelerine öykünerek bitireyim.
Gülemiyorsun Erol gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Dersim'e...
EMRE GÜMÜŞDOĞAN (ŞAİR-EMEKLİ ÖĞRETMEN)