Ateist düşüncede Tanrı tahtından indirilip açık bir şekilde insan tanrılaştırılırken ataist düşüncede bu durum farkına varmadan gerçekleşir. Zira ateizmde aklın mutlaklaştırılmasıyla her birey bir yönüyle tanrı adayı olur. Hakikati iyiyi doğruyu kötü ve yanlışı kendisi üzerinden değerlendirir. Yani vahyin yerini alan akıl her şeyi bilme arzusuyla tanrılaştırılır. Bu durum aklın tiranlaştırılıp bir kral olarak Tanrı'nın yerine göz dikmesine neden olmuştur. Bu tanrısallık arzusu ateizmi doğururken diğer yandan geleneği tiranlaştıran dinin yerine geleneği onun beşeri yorumunu koyan kendisini değil atasını Tanrı'nın tahtına oturtmaya çalışan ataizm ortaya çıkmıştır. Ancak ataizm düşüncesinde tanrılaştırma Tanrı ve dini koruma adına yapılır. Artık bireylerin birbirleri ve toplumla olan ilişkilerini düzenleyen kurallar bu ataların kutsal kitaptan çıkarmış oldukları yorumlar üzerinden oluşturulur. Bu yorumlar bir zaman sonra bizatihi kutsal kitabın yerine geçer. Çünkü Tanrı insan hayatından sözde kutsallığı ve mutlaklığı adına uzaklaştırılınca bu boşluğu sahte tanrılar ve onların kitapları doldurur.