Türkiye Rusya ve İran gerek bulundukları coğrafi konum itibariyle gerekse bu konum ile ilişkili olarak yürüttükleri siyasi askerî ekonomik kültürel olmak üzere birçok yönden değerlendirilebilecek ilişkiler bütünü açısından tarihsel düzlemde çeşitli siyasi sistemlerle ve isimlerle var olmakla birlikte günümüzde de bu ilişkiler çerçevesinde politika uygulamaya devam etmektedirler. İran açısından Şah yönetiminin devrilerek bir rejim değişikliğinin yaşandığı 1979 İslam Devrimi ve Rusya açısından 1991'de Soğuk Savaş'ın resmî olarak bitişiyle birlikte yaşanan değişim bu iki ülkenin dış ve güvenlik politikalarında da önemli değişimlerin meydana gelmesine neden olmuştur. Bununla birlikte 2000'li yılların başından itibaren Vladimir Putin'in Rusya'da seçimleri kazanarak iktidara gelmesi bu ülkenin bölgesel ve küresel politika yapım sürecini her ne kadar ideolojik olarak tanımlanmasa da SSCB dönemi ile birtakım benzerlikleri hatırlatacak şekilde özellikle yakın çevre etki alanında yeniden var olmak yönünde şekillendirmeye başlamıştır. Türkiye ise Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sistemik değişim anlamında büyük oranda etkilenmesine rağmen özellikle 2000'li yıllarla birlikte AK Partinin iktidara gelmesiyle iç dinamiklerin şekillendirdiği bir anlayışla dış ve güvenlik politikasını yeniden düzenlemiştir.
Bu çerçevede geniş anlamda 2000'li yılların başından itibaren dar anlamda 2015 yılından sonra Türkiye Rusya ve İran'ın gerek kendi dış ve güvenlik politikalarının gerekse birbirleri arasındaki ilişkilerinin analiz edilmesi bu kitabın temel konusunu oluşturmaktadır. Bu kitapta üç ülke arasındaki ilişkiler analiz edilirken Uluslararası İlişkiler disiplininin Kopenhag Okulu yaklaşımları ekseninde bir incelemesi yapılmış bu anlamda özellikle yeni dönemde bir bölgesel güvenlik kompleksinin oluşum ihtimali de araştırılmıştır.