Yalnızlık için "çağın hastalığı" diyorlar. Peki öyle mi gerçekten? Yoksa yalnızlık Aristo'nun "politik bir hayvan" diye nitelediği kafası karışık ve her daim meşgul insanın en kadim dostu en arkadaş canlısı arkadaşı mı? Tenhasını yitiren kentlerde kuytu bulamadığımızdan mı kendimizi yalnız hissediyoruz bu yüzyılda?
Afili yalnızlıklardan sefil yalnızlıklara doğru ilerleyen eski ve büyük bir destan yalnızlığın tarihi. Mitosun tanrılarından mitolojik kahramanlara anti-kahramanlardan varoluşçuluğun sıradan ve sıkıcı iç bunaltıcı karakterlerine uzanıyor. Hatta mekandan metruktan evden ve avludan yüzümüze yansıyan bir oluş halini alıyor. Yazardan editörden ve okuyucudan geçiyor. Neticede farklı kulvarlardan 12 isim bir araya geliyor insanın yatay ve dikey düzlemde yalnızlığını düşünüyor irdeliyor kaleme döküyor.