19 Ağustos'ta Alman panzer ve piyade tümenlerinin Stalingrad'a geniş çaptaki saldırısı başladı. 23 Ekim'de zafer çığlıkları yeri göğü inletiyor ve özel bir haberi bildiriyordu. "Bolşevikler'in Kalesi Führer'in ayakları altında. Stalingrad düşmek üzere!" 8 Kasım'da Hitler şunları söylüyordu:
"Volga'ya gelmek istiyordum. Ancak belirli bir yere şehire. Rastlantı olarak bu şehir Stalin adını taşıyor. Ancak sırf bu nedenden dolayı oraya yürüdüğümü düşünmeyin. Çünkü orası çok önemli bir noktadır. Onu almak istiyordum ve siz de biliyorsunuz biz buraya çağırıldık. Yani ona sahibiz. Orada sadece birkaç küçük yer var."
Ancak "bu küçücük yerlerde" Kızılordu askerlerinin sert direnciyle karşılaştılar. 19 Kasım'dan 22 Kasım'a kadar Kızılordu sokak savaşlarında tükenen 6. Ordu'nun kanatlarını yardı ve çembere aldı.. Hitler'in emri: "Savunma mevzilerine çekilmek... dayanmak!" olacaktı. Yetmiş beş gün boyunca bu umutsuz savaş ev ev sokak sokak devam etti. Kasım ayında çember içine alınmış olan yaklaşık 250 bin Alman askerinden 35 bin kadar yaralı ve hasta nakledildi. 120 binden fazlası vuruldu ya da açlıktan öldü. 90 bini esir düştü. Sadece 6 bini yurduna dönebildi.
Bu kitabın ağırlık noktasında yaşamlarında açıkça anılarını anımsayan düzinelerce tanık bulunuyor. Bunlar arasında o zaman sıradan kadın erkek ve çocuk olan kişiler olduğu gibi tanınmış kişiler de var.